Kitabın “Sunu” yazısı :
Bu kitaptaki yazılar 1993-1994 yıllarında “Cumhuriyet” gazetesi ile “Cumhuriyet Kitap”ta yayımlanmıştı. Büyük çoğunluğu kültür sayfalarındaki köşe yazıları. Aralarında soruşturmalara verilmiş birkaç kısa yanıt da var. Bunlardan biri “Hürriyet” gazetesinin soruşturmasıydı.
Aynı dönemde “Adam Sanat”ta yazdığım yazıları, çeşitli dergilerde çıkan konuşmalarımı bu kitaba almadım. Onları başka bir kitapta toplayacağım.
Daha önce de bazı gazetelerde böyle makale nitelikli kısa yazılar yazmıştım. Ama en çok haftada bir yazı. Oysa “Cumhuriyet”te haftada iki, bazen de üç yazı yazıyorum. 1993 mayısıyla 1994 martı arasında, gördüğünüz gibi, on beş formalık bir kitap çıktı ortaya.
Böyle giderse, her yıl en az bir kitap yayımlamam gerekecek. İnsan yazılarını zamanında bir araya getirmezse, sonradan derleyip toparlaması kolay olmuyor...
Peki, bu tür yazılar, gazetelerde, dergilerde kalsa, bir araya getirilmese olmaz mı?
Daha kapsamlı, daha uzun yazıları seven, doğrudan kitap olarak düşünülen çalışmalara önem veren incelemecilerin, sağda solda yayımladıkları kısa yazılarını, makalelerini, değinmelerini bir araya getirirken, okurlardan nerdeyse özür diledikleri, “Ben bu tür yazıları bir araya toplayıp kitaplaştırmaktan hoşlanmam, ama istediler, kıramadım,” gibi sözler ettikleri olur.
Kimileri de yazdıklarına hiç değer vermez, yazılarını biriktirmezler bile... Nurullah Ataç’ın yazılarını hep başkaları derlerdi...
Ben öyle düşünmüyorum. Yazılarımın ortada olmasını isterim. Ne zaman, nerede, ne demişim, merak ederim. İnsan unutuyor yazdıklarını. Derli toplu elimin altında olursa açar bakarım.
Ayrıca, yazarlığı sürdürdüğüme göre, okurlar da merak ettiklerinde, daha önce neler yazdığımı, doğru yanlış, neler söylediğimi kolayca öğrenebilmeliler.
(s. 5)