Kitabın “Sunu” yazısı
:
Bu kitabın ilk dört bölümündeki yazılar 1975-1976 yıllarında gazetelerde yayımlanmıştı. Dördü “Cumhuriyet” gazetesinin sanat ekinde, ötekiler “Politika” gazetesinin kültür sayfasında. Fazla okuru bulunmayan bu gazeteye, İsmail Cem’in yönetiminde olduğu günlerde, her hafta bir yazı yazıyordum.
Sanatçı arkadaşlarla söyleşirken, bende, birkaç kez, bu yazılarımın yazın dünyasında pek bilinmediği izlenimi doğmuştur. Okurlarınızı gazeteye çekecek kadar güçlü bir yazar değilseniz genellikle böyle oluyor. Yazılar gazetelerden hızla gelip geçiyor, sonra da unutuluyorlar.
Beşinci bölümdeki değinme yazıları ise 1973’te “Yeni Dergi”de yayımlanmıştı.
Altıncı bölümdeki kitap yazılarının üçü 1971, biri 1972, biri de 1974 tarihli. Onlar da “Yeni Dergi”de yayımlanmıştı.
Kitabın bölümleri şöyle :
Birinci bölüm : Sanat, sanatçı, siyasa konularını genel olarak işleyen yazılar.
İkinci bölüm : Televizyon sinema ilişkisi üzerine bir yazı.
1975’te yazdığım bu yazıda savunduğum görüşlerin gerçekleşmediği açık... Televizyon sinema sanatını sinema endüstrisinin elinden kurtaramadı. Kimse kamerayı eline alıp büyük yatırımların ötesine geçemedi. Sinema sanatı ticaretin baskısından kurtulma yolunda küçücük bir adım bile atamadı. Bu yönde herhangi bir gelişme de görülmüyor. Gene de bu yazı umutlu (ya da çocuksu) havasıyla hoşuma gidiyor. Bir tür sanatsal özgürlük savaşı söz konusu... Belki bir gün...
Üçüncü bölüm : Roman konusunda yazılar.
İlk yazıdan sonrası,
Yarın...
Yarın... adlı yapıttan yola çıkıp romancılığımızın bazı önemli sorunlarına yönelen bir inceleme.
Dördüncü bölüm : Şiirle ilgili çeşitli konuları işleyen yazılar.
Anılara, genel bilgilere, öznel değerlendirmelere dayanılarak alınmış ayaküstü notlar denebilir. Bu yazılardan yararlanarak, 1985 yılında,
Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi’nin “Giriş” bölümünü yazdığımda, kimi şair arkadaşlar, düşüncelerimde önemli değişiklikler gördüklerini söylemişlerdi. Tıpkı İkinci Yeni’nin hızlı günlerinde yazdıklarımı okumadıkları gibi, on yıl önceki bu yazılarımı da okumadıkları, birtakım dayanaksız saldırılardan edindikleri bilgilerle yetindikleri için, bende bir değişiklik olduğunu sanıyorlardı...
Beşinci bölüm : “Yeni Dergi”deki değinme yazıları.
1973’ün gergin havasında oldukça çetin tartışmalar yaşamıştık. “Yeni A Dergisi” çevresindeki arkadaşlarla, özellikle de Asım Bezirci’yle önemli anlaşmazlıklarımız olmuştu. Bu tartışmalarla çok zedelenen dostluğumuz ancak Adam Yayınları’na Nâzım Hikmet ’in bütün yapıtlarını birlikte derlediğimiz yıllarda onarılabildi.
Altıncı bölüm : Kitap yazıları.
Mehmet Kaplan’la ilgili inceleme, bir kitap eleştirisi değil de, tartışma yazısı niteliğinde. “Pastırma Yazı”nda az da olsa eleştirel bir yaklaşım var, ama öbür üç yazı “Yeni Dergi”de takma adlarla yayımladığım tanıtma yazıları.
Eleştiri Sorumluluğu eleştirmenliğe başladığımdan bu yana yazdığım yazıları derleyen kitaplarımın dördüncüsü oluyor.
Sıralanmaları şöyle : 1.
Unutulmuş Yazılar; 2.
Düşünceye Saygı; 3.
Çağını Görebilmek; 4.
Eleştiri Sorumluluğu...
Çağdaşımız Makyavel’e gelmeden önce arada daha en az iki kitaplık yazım var.
Dergilerde, gazetelerde yayımladığım bütün bu yazıları yazılış sıralarına göre kitaplaştırırken iki amaç güdüyorum :
Birincisi, düşüncelerimin gelişmesini sergilemek... Hem kendim, hem okurlarım için...
İkincisi, bir yazarın açısından da olsa, belli dönemlerde yazın dünyamızda nelerin tartışıldığını, ne gibi çekişmeler yaşandığını yansıtabilmek... Günlerin getirdiği konular çerçevesinde dönenen, düşüncelerini, tartışmalar, değinmeler yoluyla açıklayan eleştirmenlerin böyle bir özelliği oluyor.
(ss. 7-8)