Kitabın arka kapak yazısı :
Bu kitapta, 1965'ten 1998'e, otuz üç yıl boyunca,
Memet Fuat'ın Nâzım Hikmet üstüne yazdığı
yazılar bir araya getiriliyor.
Bazıları değerlendirme, bazıları tanıklık, bazıları
tartışma, bazıları eleştiri, bazıları sergileme,
bazıları açıklama yazıları...
Bir yakını olarak şairin yaşamıyla ilgili
yaygınlaşmış yanlış bilgileri düzelten, karanlıkta kalmış
noktaları aydınlatan, yazın alanında ise
Nâzım Hikmet'in Türk şiir geleneğindeki yerini,
önemini belirleyen bir eleştirmenin yazıları...
Kitabın "
Sunu" yazısı :
Bu kitapta otuz üç yıl boyunca Nâzım Hikmet üstüne yazdığım yazıları bir araya getirdim : 1965-1998.
Gazetelerde, dergilerde yayımlanan son konuşmalarımda, başına bir "yaşamöyküsü" ekleyeyim derken, 720 sayfalık
Nâzım Hikmet'i yazmama neden olduğunu söylediğim kamçı kitap bu derlemeydi...
Altı ay o 720 sayfalık kitabın yazılıp bitirilmesini bekledikten sonra yeniden ele alındı. Bu kez başına "Nâzım Hikmet Ran" İnternet Sitesi için yazdığım kısa yaşamöyküsünü koydum.
Nâzım Hikmet üstüne en eski yazım Mayıs 1965 tarihini taşıyor. Oysa 1940'larda başlamıştım yazı yazmaya. Demek ki yirmi yıldan fazla beklemem gerekmiş Nâzım'dan söz edebilmek için...
Adının bile anılmasına göz yumulmayan günlerde...
"Devr-i dilârâ-yi demokrasi"nin o unutulmaz başlangıç günlerinde...
Nâzım Hikmet'i bir gazete yazısında Yahya Kemal ile birlikte başlığa çıkardığı, şairliğini övüp yücelttiği için, Halide Edib Adıvar'a nasıl büyük bir sevgi, saygı duyduğumu unutamam.
Bu derlemede çok değişik yazılar var. Bazıları değerlendirme, bazıları tanıklık, bazıları tartışma, bazıları eleştiri, bazıları sergileme, bazıları açıklama yazıları. Bölümlemenin olanaksızlığını gördüğüm için, sıralamayı yazılış tarihlerine göre yaptım, en başa da İnternet Sitesi için yazdığım yaşamöyküsünü koydum.
Dağınık, kısa yazılarla da olsa, birçok konuya açıklık getirdiğimi, yaygınlaşan bazı yanlış bilgileri düzelttiğimi, karanlıkta kalan bazı noktaları aydınlattığımı, bu arada Nâzım Hikmet'in Türk şiir geleneğindeki yerini belirlediğimi sanıyorum.
Bundan sonra Nâzım Hikmet üstüne bir şeyler yazma olanağı bulursam, doğrudan şiirlerine yöneleceğim.
Aslında Nâzım Hikmet'in renkli yaşamı onunla ilgili bir şeyler yazmak isteyenleri hep oyalamış, başka alanlara çekmiştir. Doğrudan şiirlerine yönelinerek yapılan çalışmalarda bile yazma amacı, savunduğu düşünceler hep öne çıkar.
Bunlar da elbette çok önemli...
Bunlara değinmeden onu bir şair olarak anlamak, doğru yansıtmak olanaksızdır.
Ama yapıtlarında şiir işçiliği açısından göze çarpan çok yönlülüğü, çeşitliliği, sürekli gelişmeyi de ayrıntılarıyla saptamak gerekir.
Nâzım Hikmet'in kullandığı "şiirleştirme" yöntemlerini araştırmanın şaşalatıcı sonuçlar vereceğine inanıyorum.
(ss. 7-8)